22 Haziran 2017 Perşembe

Halil Efe 1 Aylık- Bebekli Yaşama Adapte

Halil Efe 1 Aylık
9 ay 20 günlük bekleyişin ardından sonunda Pambığımıza sağ salim kavuştuk. Hastanede 2 gece kaldıktan sonra 3. gün çıkışımız yapıldı. Hastanedeyken,  gurbette de olsak meğer ne kadar dost biriktirdiğimizi farkettim. Ne mutlu bizim için.

Hamileyken aldığım eğitimleri gerçekleştirmenin zamanı gelmişti artık. Doğum hikayelerinde hep anlatırlar. Doğdu, küçücüktü, elime almaya korktum. Efecik 4 kiloyu aşan bir tosuncuk olduğu için, kucaklamakta fazla zorlandım desem yalan olur, ama çok narin oldukları için insan yine de azami hassasiyet göstermek istiyor.

Hamilelikten, hatta doğumdan daha zoru, hastaneden çıkıp eve gelmekti benim için. Aralık 21, Lefkoşa'da sağanak yağmur. Daha önceden de yolların bol çukurlu olmasına söverdim ama bu kez farklıydı. 3 gün boyunca kaldığım hastaneden çıkarken, sezaryen dikişlerimin bu kadar ağrı verebileceğini tahmin bile edemezdim. 20 kmlik Lefkoşa-Girne arası bitmez bir yol gibi geldi. Eşim artık 20-30 km hızla gidiyordu çukurlara hızlı girip acım artmasın diye. Yine de acıdan ağlaya ağlaya sonunda eve varabildik.

Hastaneden çıktıktan 3 gün sonra, doktorumuz sarılık takibi için kan vermemizi istedi. Günlerdir yağan yağmurun azalmasını fırsat bilerek hastaneye gittik, Efe'nin topuğundan kan alındı. Sevindirici haber, sarılık değerleri normaldi. Ama dönüşte bardaktan boşanırcasına yağan yağmura yakalandık. 15 dakika içinde alt yapı sistemi yetersiz kaldı, Kıbrıs, tarihinin sayılı su baskınlarından birini yaşadı, öyle ki bir ara ada denize gömülecek sandım :) Arabanın arkasında Halil Efe ve ben, önde arabayı kullanan eşim. Oldukça yavaş gidiyoruz ama yoldaki rögar kapağı yerinden oynamış. Arabanın ön lastiği kırık rögar kapağına girdi ve lastik yarıldı. Şansımız varmış ki, orada su içinde yolda kalmadık, araba yaklaşık yarım kilometre daha gidebildi janta zarar vermeden. Lastikçiyi açık yakaladık, bizden önce de aynı yerde lastiği yarılan başka bir araçla ilgileniyordu. Bizim lastiğimizin ise yama kabul etmeyecek kadar durumu kötü olduğundan yeni lastik takıldı. Arabada henüz 1 haftalık olmamış bir bebekle kriko üzerindeki ilk tecrübemizi de yaşamış olduk. Bundan sonrası için ise tek duam, elektrikler kesilmeden evimize varmamızdı. KKTC'de böyle afet şeklinde yağışlar olduğunda elektrikler hemen kesilir. Bizim ev ise 6. katta, ameliyatlı halimle o merdivenleri nasıl çıkarım diye yol buyunca dua edip düşündüm. Neyse ki korktuğum olmadı ve elektrikler kesilmeden evimize gelip, bunca macera sonrası rahat bir nefes aldık.

Anne sütünün ne kadar önemli olduğunu fazlasıyla öğrenmiştim. Ama, hastanede sezaryen ameliyat sonrası tedbir amaçlı olarak doktorumun tavsiyesiyle önce memeden emzirme, sonra 30 cc mama şeklinde başladık. Bu 1 ay kontrolüne kadar böyle devam etti. Sonrasında  adım adım azaltarak sadece anne sütüne döndük. Bir annenin sütüyle bebeğinin tüm ihtiyaçlarını karşılayabiliyor olması harika bir duygu.

Efe'nin göbeği 15.günde düştü. Acaba nereye gömsek? 17.günde de ilk banyosunu yapmış olduk. Henüz erken olmakla beraber sanırım suyu sevecek :)

Doktorumuzun tavsiyesiyle ilk 1 ay geceleri de dahil olmak üzere bebeği her istediğinde ama en geç 2 saatte bir emzirdim. Bu sarılığın da önüne geçiyormuş. Çok şükür yüksek bir sarılık değeriyle hiç karşılaşmadık.

Bu arada konu bebek yetiştirmek olunca, her kafadan bir ses çıkıyor. Herkes kendi bebek yetiştirme şeklinin doğru olduğunu savunuyor. Ben ise en güncel doğrular ile birlikte yüreğimin de sesini dinleyerek hareket edeceğim."Bilen kişiler" 10 günlük bebeği kucağa alıştırma diye başladılar. Daha hayatla, dış dünyayla yeni tanışmış bebeğimi elbette kucağıma alacağım dedim ve aldım da. O şu anda sadece annesini ve anne kokusunu tanıyor. Bunu ondan mahrum etmemeliydim. Her ne kadar henüz 15-30 cm aralığında bir görüş mesafesi olsa da, emzirirken ve onu kollarımda sarmaladığımda beni görüyor ve inceliyor. Bundan eminim!